Konu
- #Kitap İncelemesi
- #Lee Eoryeong
- #Ölüm
- #Kitap Önerisi
- #Yaşam
Oluşturulma: 2024-04-15
Oluşturulma: 2024-04-15 06:45
Çoğu zaman, Chosun Ilbo'nun Kim Ji-su'nun Interstellar köşesini okumayı severim. Yazım tarzı samimi ve süslü bir dille olsa da, röportajlara derinlik ve lezzet katmaktadır. Lee Eoryeong hocamla yapılan röportajı da Interstellar aracılığıyla görmüştüm. Ancak o röportaj daha uzun ve daha ayrıntılıydı, günlerce süren bir röportajın kitap haline getirilmesi ne kadar sevindiriciydi. Yeni kitabın çıkmasını heyecanla bekledim.
Lee Eoryeong hoca 1933 doğumlu olup, <Japonya'nın Küçülme Eğilimi> adlı kitap ve 1988 Olimpiyatları'nda halka açık gösteride çocukların halka benzeri bir alette yuvarlanmasıyla ün kazanmıştır. 1990'larda Kültür Bakanlığı görevinde de bulunmuştur. Böylesine değerli bir hocanın kanser olduğunu duyduğumda içim karardı. Zira hoca, daha önce de papaz olan kızını kanserden kaybetmişti. O kayıptan sonra Tanrı'ya inanmayan hoca, din bulmuş ve inancını benimsemişti.
Aslında bu kitap, tamamen ölümle ilgili bir tartışma olarak görülebilir. <Lee Eoryeong'un Son Dersi>'nin konusu da ölümdür. Sonsuza dek yaşlılaşmayacağımı sandığım ben bile, artık kırklı yaşlara yaklaşırken, ölümle ilgili düşünmek, görmek ve duymak zorunda kaldığım anlar çoğaldı. Bu sırada hocanın ağırbaşlı her sözü, kırık ayna parçaları gibi kalbime saplanarak geçmişi hatırlamama neden oldu. Aynı zamanda geleceğe bakmamı sağladı.
“Yazan kişi her zaman yenik düşer. Ben her zaman nakavt oldum. Bu yüzden tekrar yazdım. Mükemmel olduğunda, işte bu kadar, diye düşünseydim daha fazla yazamazdım. Martı'nın Rüyası'nı yazan Richard Bach, Jonathan'ın öyküsünü yazdıktan sonra daktilosunu denize atmış. Artık yazmayı bıraktığını belirten bir hareket. ”
Ben de bir yazar olarak, hocanın bu sözleri söylerken nasıl hissettiğini çok iyi anladım. Her zaman yenik düşen, her zaman tamamlanmayacağını bildiği halde, içinden gelen sözleri kusmak zorunda kalan insanlar vardır. Röportajı yapan Kim Ji-su gibi, ben de okuyucu olarak hocanın kusmuş olduğu sözleri kendime sindirmek için elimden gelenin en iyisini yaparak sayfaları çevirdim. Onun en basit sözlerinin, uzun süre düşünülecek bir şey haline gelmesinin nedeni nedir?
“Belirlenmiş kader 7 ise, benim payıma düşen 3'tür. İşte o 3 özgür iradedir. Her şeyin hazır olduğu cennet bahçesinde yasak meyveyi yemek, belki de aptalca bir davranış olsa da, insanın özgür iradesini kullandığı bir eylemdir. Babasının evinde yaşasaydı rahatça yaşardı, ama bilerek evinden ayrılıp acı çekip geri dönen kayıp oğul gibi… Her ne kadar evine dönmesi kaderindeyse de, evden ayrılmadan önceki kayıp oğul ile geri döndükten sonraki kayıp oğul tamamen farklı kişilerdir. Böylece bedenini ortaya koyup anlaması gerekir, iyi ya da kötü, gerçek benliğine ulaşması için. Anlıyor musun? İnsan, özgür iradesiyle binlerce sevinç ve kederi deneyimlemeden tatmin olmaz. ”
Yanından gizlice dinler gibi bir canlılık sayesinde, bu kitapla birlikte bir süredir ölümü düşünüyorum. Yaşamın tam ortasında ölümün var olduğu sözü artık sıradan bir söz olsa da, son zamanlarda ölümün gerçekten bir kağıt parçasını çevirmek gibi çok yakınımda olduğunu hissediyorum, kalbim sık sık çarpıyor. Sanırım bundan sonra da ölüm haberleri daha da artacaktır, bu yüzden ölümü nasıl karşılayacağımı, hayatı nasıl yaşayacağımı, bu kitap sayesinde de olsa bir nebze olsun düşünmek iyi geldi.
Neyse ki, Lee Eoryeong hoca, iyi yaşlanmanın ve iyi ölmenin bir örneğini oluşturmaya can atıyor gibi görünüyor. Umarım kalan günleri huzurlu geçer ve bir gün gelecek olan çevremdeki insanların ve kendi ölümümün bile cesaret edebileceğim kadar huzurlu olmasını umuyorum.
※ Naver Cafe Culturebloom https://cafe.naver.com/culturebloom/1377302 adresinden sağlanan kitabı okuduktan sonra dürüstçe yazılmış bir incelemedir.
Yorumlar0